Merhaba Arkadaşlar,
Güncele yetişmek için vakit kaybetmeden serinin ikinci yazısını da yazayım dedim. İlk yazı için buraya tıklayabilirsiniz…
Post yine uzun ?. Umarım ilginizi çeker/beğenirsiniz.
Nisan Ayı Deneyimim:
Board game kafe ile başlayan, sonrasında Çarşamba akşamı buluşmaları ile devam eden Amerika maceramıza Salı ve Perşembe akşamları farklı bir mekanda buluşan yeni bir kutu oyunu topluluğu ile devam ettik. İlk gün grubun şu anki yöneticisiyle oyun oynama fırsatı yakaladık, oyun esnasında bir yandan da topluluğun tarihi ile sorular sorduk. Topluluk 90’ların başında haftalık FRP grubu olarak kurulmuş, yıllar içerisinde de kutu oyunu topluluğuna evrilmiş. Üyeler sürekli değişim gösterse de grubun 25 yıldır ayakta kalmasından çok etkilendik. 18:30’da başlayıp 22:00 civarında sonlanan Çarşamba topluluğundan farklı olarak bu grup 17:00’de oyuna başlıyor, bu da oyun seçimlerine yansıyor. İki grupta da yer alan kişileri burada daha uzun ve kompleks oyunları oynarken görmek mümkün. Ancak üç gün üstüste oyun oynamanın yorucu olacağını düşünüp daha kalabalık olan Perşembe günleri bu topluluğa dahil olmaya karar verdik.
Bu aydaki bir başka güzel gelişme ise Ravensburger firmasının Çarşamba buluşmalarının birinde gerçekleştirdiği tanıtım günü oldu. Geçtiğimiz yıl çıkardıkları üç oyundan (Carpe Diem, Push, Impact: Battle of the Elements) 5-6 kopyayı getirip gece sonunda oyunları kazananlara hediye ettiler. Biz de Carpe Diem ve Push’ta galip gelip eve oyunların birer kopyası ile geri döndük ? Gelecek aylarda fırsat olursa bu tarz bir günün yine tekrarlanacağından da bahsettiler. Etkinlikten birkaç fotoğraf da ekledim.


Son olarak biraz da Çarşamba buluşmalarında oynanan oyun çeşitliliği ile ilgili gözlemlerimden bahsedeyim. Aşağı yukarı 8-10 masa oluyor. Bunlardan 2-3 tanesinde 6+ kişi Decrypto, Secret Hitler, Coup, No Thanks! ya da Ultimate Werewolf oynuyor. Yine kalabalık bir masada her daim Codenames dönüyor. 4 kişilik sabit bir ekip her hafta Brass: Birmingham oynayıp gidiyorlar. Bir masa gerçek anlamda “Cult of the New” masası, her hafta farklı 2019 çıkışlı oyun oynuyor. Museum, Die Tavernen im Tiefen Thal, Campaign Trail, Res Arcana, Journeys in Middle Earth son zamanlarda gördüklerim. Keyforge, Dominion ve Star Realms da oldukça popüler, her buluşmada oynayan gruba rastlayacağınız oyunlar.
İlk Kez Denediğim Oyunlar:


Carpe Diem: Klasik bir Feld/Ravensburger oyunu. Mekanikleri fena değil, ama prodüksiyon kalitesi yerlerde. Çeşitli tile’lar ile alanınızı ve villanızı güzelleştirip en çok puanı toplamaya çalışıyorsunuz. 7/10’luk bir oyun olduğunu söyleyebilirim, önerseler reddetmeyeceğiniz ama oynamak için de yanıp tutuşmayacağınız türden.
Aeon’s End – Aeon’s End: War Eternal + Expansions: Oynadığım en iyi deck building oyunu olmasının yanı sıra, oynadığım en iyi oyunlardan da biri. 1-4 oyuncu şehrinize saldıran yaratığı öldürmeye ya da saldırıyı atlatmaya çalışıyorsunuz. Her karakterin kendine has yeteneği, başlangıç kartları ve güçlü olduğu yönü var. Yaratıklar da aynı şekilde asimetrik, bazı yaratıklar saldırılarını şehre yöneltirken, bazıları minyonları ile hem kendisini savunuyor hem de size zarar veriyor. Oyunun zorluk eğrisini de çok beğendim. Desteniz güçlense de yaratık da aynı oranda güçleniyor, oyun bir an bile nefes aldırmıyor size. Karakter ve yaratık sayısı itibariyle tekrar oynanabilirliği de çok yüksek.
Ascension: Maalesef vasatı geçemeyen bir deck building oyunu. Piyasada çok daha iyilerini bulmanız mümkün.
The Island of El Dorado: Oyun El Dorado adasındaki dört tapınağı kontrol etmeye çalıştığımız ve “yeni bölge aç, kaynak topla, aynı zamanda rakiplerinle dalaş, fırsatını bulduğunda tapınağa kontrol pulu yerleştir” şeklinde ilerleyen bir oyun. Fena değil gibi görünüyordu ama oyunu eklentiler ile birlikte 7 kişi oynayınca saatler süren zulme dönüştü ne yazık ki. Daha az kişiyle ve yalnızca baz oyunla daha keyifli olabilir.
The Binding of Isaac: Four Souls: Son zamanlarda oynadığım açık ara en kötü oyun. Bilgisayar oyununu seviyorsanız temasına kanıp almayın, paranıza zamanınıza yazık. Dengesiz, tamamen şansa dayalı, saçmasapan bir take that oyunu.
Pergamon: 19. yüzyıl sonlarında Bergama’dan tarihi eser çıkarıp kendi müzemizde sergilemeye çalışıyoruz, en değerli eserleri sergileyip müzesine en çok ziyaretçi çeken oyuncu kazanıyor. İlginç para kazanma-tura başlayacak oyuncu seçme mekaniği haricinde sıkıcı bir oyun.
Arkham Horror: The Card Game – The Path to Carcosa Expansion: Geçtiğimiz ay Dunwich Legacy cycle’ını tamamladıktan sonra bu ay da The Path to Carcosa cycle’ını tamamladık. Mekanikler iyice oturmuş, campaign ve hikaye anlatımı da çok daha iyi. Dunwich Legacy’e göre daha çok sevdik.
Cryptid: Şahane fikirle ortaya çıkmış bir oyun. Haritada bir noktada yaratık ve oyuncularda yaratığın bulunduğu yeri gösteren bulmacanın farklı parçaları var. Yapmanız gereken de başka oyunculara ipuçları ile ilgili sorular sorup yaptığınız çıkarımlarla yaratığı ilk bulan olmak.
Stone Age: Anniversary: İlk göz ağrılarımdan. Bu versiyonda oyuna kış haritasıyla birlikte iglo ve kış hayvanları gibi ufak bir iki mekanik eklenmiş ama oyunu çok da değiştirmiyor bunlar. Türün yeni oyunlarının yanında basit ve tekdüze kaçıyor ama yine de bir klasik.

Architects of the West Kingdom: İşçi yerleştirme oyunlarındaki “az işçiyle başla, ilk 1-2 turda ekstra işçileri almaya çalış” kalıbını yıkıp geçiyor, oyuna bütün işçileriniz hazır başlıyorsunuz. Oyunda sabit tur yerine sürekli devinim olması ve hamlelerin çok kısa sürmesi de iyi düşünülmüş, sürekli oyun içerisinde kalıyorsunuz. Şiddetle tavsiye ediyorum.


No Thanks!: Kalabalık gruplar için ideal parti oyunlarından biri. Ortaya açılan sayıyı (eksi puan) ya alıyor, ya da üzerine 1 puan koyup yanınızdaki oyuncuya aynı seçimi sunuyorsunuz. Amacınız da en düşük toplama sahip oyuncu olmak. Usta poker oyuncularıyla oynamayınız.

Ayın Top 3’ü: 1- Aeon’s End – Aeon’s End: War Eternal + Expansions 2- Architects of the West Kingdom 3- Trajan
Bülent Aykutoğlu